42,7107$% 0.02
50,2416€% -0.07
5.939,90%0,52
9.554,00%0,53
11.348,83%-0,94
3705841฿%1.24108
16 Aralık 2025 Salı
Türk Sağlık Sen ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) , Sağlık Bakanlığı’nın personel politikalarını protesto etti.Türk Sağlık Sen ve SES bugün Hitit Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde ortak eylem yaptı. Her iki sendikan üyelerin katıldığı eylemde Türk Sağlık Sen Şube Başkanı M. Fatih Gök ile SES Şube Başkanı Merter Kocatüfek ayrı ayrı basın açıklaması yaptı.
Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Fatih Gök ve SES Şube Başkanı Merter Kocatüfek, hükümetin sağlık politikalarını ve sağlık personeline bakış açısını eleştirdi.
Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Gök, yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Sağlık çalışanlarının problemlerinin giderek arttığı bir dönem yaşanmaktadır. Bu dönemde özellikle çalışan memnuniyeti göz ardı edilmekte, çalışan talepleri sürekli ötelenmektedir. Şiddet, yetersiz istihdam, ağır iş yükü, bitmek bilmeyen nöbetler, yapılan haksız uygulamalar nedeniyle sağlık çalışanları ağır bir tükenmişlik sendromu ile karşı karşıyadırlar.
Osmancık ilçemizde İnsanlıktan nasibini almamış, milletin sağlık hakkını engelleyen bir mahlukat bir sağlık çalışanını darp etmiştir. Bu şiddet olayı ne yazık ki ilimizde yaşanan ilk olayda değildir. Bu konunun ihmal edilmesi nedeniyle, şiddet artarak devam etmektedir. İşin daha da trajikomik hali dün biz Osmancıkta basın açıklaması yaparken darp eden şahıs savcılık tarafından serbest bırakılmış hastane bahçesinde bize tehditkar el hareketleriyle saldıracak başka sağlıkçı arıyordu.
Sağlık çalışanına şiddet, kamu görevlisine darp olarak algılanıyor ve cezai yaptırımı az. Cezaların caydırıcı olması için TCK’da bir düzenleme yapılmalıdır. Sağlıkta şiddet sadece basit bir darp olmaktan çıkarılarak, kamu hizmetini engelleme, vatandaşın sağlık hakkını kullanmayı engelleme ve bunun sonucunda insan hayatının riske atılması gibi suçlarının da cezası olmalıdır. Tutuklu yargılama gibi caydırıcılığı olan unsurlar hayata geçirilmelidir. Her konuda torba yasa çıkaranlar bu konuyu bir torbaya sığdıramıyorlar
Bugün grevdeyiz neden? Maaşla aldığımız sabit ek ödemeler her ay geciktirilerek yatırılıyor, Yoğun çalışmaya rağmen performans ücretleri komik ücretlere inmiştir. Türk Doktorlarının sorunlarına sürekli kulak tıkanarak yabancı doktor rüyalarına dalınmaktadır, Asistanlar 36 saate varan nöbetlerde helak olmakta, hemşireler, ebeler, sağlık çalışanları ağır iş yükü altında adeta kan ağlamaktadırlar. Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarına angarya Cumartesi nöbeti dayatılmakta ve pazarda çalışacaksınız denilerek hızla köle sistemine dümen kırılmaktadır.
Kamu hizmeti yürüten ama kadro talepleri yerine getirilmeyen kamu dışı aile sağlığı çalışanları, vekil ebe hemşireler ve 4/C’liler umutsuzluğa sevk edilmektedir.Memurlarımız yok sayılmış, Hizmetliler görevini yaptıkları memur kadrosuna atanmamıştır. Kısacası Sağlık hizmetlerinde görev alan doktorumuzdan hemşiresine, ebemizden sağlık memurumuza sağlık teknisyenine, teknik personelden, memura, hizmetli arkadaşlara kadar her birinin sorunu ve sıkıntısı vardır.
Sağlık Bakanlığı dün ”Şifa Veren Ele Vefa” adlı bir program düzenlemiştir. Öncelikle belirtmek isteriz ki Bakanlık hiçbir zaman sağlık çalışanlarına vefa göstermemiştir. Şifa veren elleri sorunları ve dertleri ile baş başa bırakmıştır. Süslü toplantılarla bu işi geçiştirmeyi adet edinmiştir. Müjdeyi aldık Şaka gibi; nöbet ücretine % 50 zam,70 yaşına kadar çalışmaya devam. Bizim yaptığımız dilekçe kampanyasına gerek yok biz zaten o isi cözdük 14 mart müjdesi olarak alacaksınız diyen yetkili ama etkisiz sendikacı arkadaşlar tebrikler. Tabi Antalya da toplantıda sayın bakanı o kadar alkisladiniz bunu da sizin sayenizde aldık.
Bu toplantıda Sayın Başbakan sağlık çalışanlarının hakları ile ilgili bazı açıklamalar yapmıştır. Nöbet ücretlerine yüzde 50 zam yapacağız demiştir. Bir saatlik nöbet ücreti bir doktor için şu anda 7 TL, ebe hemşire arkadaşlarımız için 4.7 TL’ dir. Bu komik ücretlerin yüzde 50 artması çok büyük bir müjde midir ? Nöbet ücretlerinde gerçek bir müjde verilmek isteniyorsa bir saatlik çalışma karşılığında alınan ücret nöbet ücreti olarak ödenmelidir.
70 yaşına kadar istenirse çalışılabilecekmiş, biz 70 yaşına kadar çalışma değil, emeklilikte rahat etmek ve insanca bir ücret almak istiyoruz. Bunun için döner sermayelerin emekliliğe yansıtılmasını talep ediyoruz. Bugün şiddet uygulayanların Gözaltı süresini uzatınca şiddete çözüm mü bulunacaktır ?
Yıpranma payı ile ilgili çalışma yapılıyormuş, yıpranma payı için 1 senedir aynı sözler söyleniyor. Somut bir adım, ortaya çıkmış bir icraat yok. Artık siyasetçinin iki dudağı arasından öteye gitmeyen vaatlerden bunalan çalışanlar; devletin somut adımlarını, hayata geçen uygulamalarını görmek istiyor.
Sağlık çalışanları olarak ne lütuf bekliyoruz, ne de karşılanamaz talepleri dile getiriyoruz. Sadece hakkımızı talep ediyoruz. Haklı taleplerimizi dile getirmek ve çalışanların talepleri karşısındaki vurdumduymazlığa tepki olarak Tıp Bayramı Arifesinde 13 Martta iş bırakıyoruz.
Çalışanların taleplerinin yerine getirilmesi ve Türkiye kamuoyunda tekrar güçlü bir şekilde gündeme gelmesi adına yaptığımız bu eylemle alanlara çıktık ve yetti gayri diyoruz. Ayrıca 14 Mart Cumartesi günü de kararlığımızı devam ettirip, aile hekimliklerinde ve TSM’lerde Cumartesi nöbetine hayır diyerek iş bırakacağız.
Bugün iş bırakma eylemine neredeyse sağlık alanında faaliyet gösteren tüm STK’lar katılıyor. Biri hariç O da memur-sen’e bağlı sağlık-sen. Bizim dilekçe kampanyamızı karalayanlar çalışan hakkı için iş bırakıldığında da ortada yoklar. Toplantılarında idareci ağırlayıp, bakandan oy toplayın talimatı alanların bugün bu alanda olması zaten çok zordur. Onların yeri idareci yanıdır. Çalışanlarla alanlara çıkmak yerine idarecilerle poz vermek tek yaptıkları iştir. Tüm sağlık çalışanları kendilerini uçurumun kenarına götüren bu yetkilendirilmişleri iyi tanımalı ve görmelidir. Bunlara üye olarak kalınan her saniye çalışanın kendine verdiği en büyük zarardır.
Hükümet, Cumhurbaşkanlığının bütçesini iki katına çıkarıyor, %100 zam yapıyor. Atatürk’ün emaneti Orman Çiftliğini talan edip, milyarlarca liraya saray yapıyor. Vatan toprağını terk edip geliyor. Milletvekili maaşlarına tam 1000 lira zam yapıyor. PKK’yla terör pazarlığı yapıyor Apo’yla ihanet pazarlığı yapıyor. IŞİD’le rehine pazarlığı yapıyor. PYD’yle yardım pazarlığı yapıyor. Bu yalaka ve yandaşlarla ise sağlık çalışanlarını avutuyor. Türk Sağlık-Sen olarak bayram tadında 14 Mart’lar karşılamak istiyor, sorunların çözümü için acil düzenlemeler yapılmasını istiyoruz.
Sağlık Emekçileri Sendiksı Şube Başkanı Merter Kocatüfek ise, Sağlık Bakanı’nın sağlık çalışanlarını anlamamakta direndiğini söyledi. Kocatüfek, yaptığı açıklamada şöyle dedi:
“14 Mart Sağlık Haftası’ndayız. Sağlığımız ve haklarımız için, halkımızın sağlığı için aciller dışında sağlık hizmeti üretmiyoruz. Sayın Sağlık Bakanı bu kararımızı duyunca ‘Her şey iyi giderken bu iş bırakmaya anlam veremiyorum.’ Demiş. Sayın bakan bilmiyorsanız size bizlerin nasıl, hangi koşullarda çalıştığını anlatalım,
Özelde ciro, kamuda performans baskısı, yönetici/amir baskısı, kötü muamele, yıldırma, şiddet tehdit, havasız, penceresiz, aydınlatmaları kötü çalışma alanları, kendi görevimiz olmayan işleri yapmaya zorlanma, iş güvencesiz, taşeron sistemi, her gün başka bir semt polikliniğine rotasyonlar, özellerde aylarca maaşsız çalışma,
Öğle yemeği için verilebilen yarım saatlik aranın dışında molasız, adeta nefes almadan çalışma, Polikliniklerde günde 80, 100, 150 hasta bakılması,Birinci basamakta 2000 yerine 3600 kişiye varan bir nüfusa hizmet verilmesi, Bir gün gündüz bir gün gece çalışılan acil servislerde kimi zaman tek bir hekimin günde 500 hasta bakması, 36 saat kesintisiz çalışma, servis nöbeti tutan öğretim üyeleri, 7 gün 24 saat icap nöbeti Ve bütün bu ağır çalışmanın sonunda, emeklilikte sefalet ücreti.
Yani; adeta bir kölelik düzeni. Anayasa’nın yasakladığı angarya serbest olmuş, namus ve şeref üzerine edilen Anayasa’ya bağlılık yemini unutulmuş.
Bu tablo biz sağlık çalışanları için de hastalarımız için de iç açıcı değildir. Halkımız için durum nasıl, peki? Sağlıkçıların çalışma şartları bu iken, hastalarımızın sağlıklı olabilmesi mümkün mü? Kim bu şartlarda iyi sağlık hizmeti aldığını söyleyebilir. Kim ister 100.veya 150. hasta olarak muayene olmayı, hekimine güvenmediği için hastane hastane,doktor doktor dolaşmayı. Muayene odasında 5 dakika, faturası ya eczanede ya da bordroda. İşin özeti budur.
Sağlık Bakanlığı’nı uyarıyor ve talep ediyoruz:
Çalışma koşullarımız acilen düzeltilsin. Çalışırken de emeklilikte de insanca yaşayabilecek güvenceli bir gelir talep ediyoruz. Fiili hizmet zammını talep ediyoruz. Sağlık alanındaki mesleki eğitiminde sayıyı değil niteliği önceleyen bir politikayı talep ediyoruz. Hemşirelik mesleğine açıklık getiren yasalar istiyoruz. Ücretsiz Nitelikli sağlık hizmeti talep ediyoruz.
Bakanlığa çağrımızdır. Birinci basamak çalışanlarına her gün yeni bir görev dayatmaktan vazgeçin. Buradan bir kez daha hatırlatıyoruz. Ocak ayı başından beri her Cumartesi günü olduğu gibi 14 Mart’ta da aile hekimlerinin ve ASM çalışanlarının nöbet direnişinin süreceğini buradan bir kez daha hatırlatıyoruz. Bu yapısal sorunlar, bugün açıklanan nöbet ücretlerine %50 zamda olduğu gibi zaten hakkımız olanı bize lütuf gibi sunan bir anlayışla ve seçim öncesi haklarımızın rüşvet gibi sunulmasıyla elbette çözülemez.
GREV öncesi böyle sadakalarla sorunlara çare olduğunu zanneden Başbakan, çözüm istiyorsa 13 Mart’ta pür dikkat sağlık emekçilerinin sözlerini dinlemeli ve taleplerini yerine getirmelidir.
Biz sağlık alanındaki tüm örgütler dayanışma içinde mücadelemizi ‘herkes için, alan için de veren için de sağlık’ gerçekleşene dek sürdüreceğiz. Yaşasın örgütlü mücadelemiz-birleşe birleşe kazanacağız.”