DOLAR

32,5601$% 0.03

EURO

34,8429% -0.11

GRAM ALTIN

2.432,15%0,10

ÇEYREK ALTIN

4.066,00%-0,39

BİST100

9.722,09%0,80

BİTCOİN

2096194฿%-3.39258

Yatsı Vakti a 02:00
Çorum KAPALI 24°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

8 Mart Tatil ilan Edilsin

8 MartKamu Emekçileri Sendikası (KESK) Çorum Şubeler Platformu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını KESK Çorum Şubeler Platformu adına  Eğitim Sen Çorum Şube Kadın Sekreteri  Evrim Gülez  yaptı.

Haklarını alana kadar mücadele edeceklerini ve alanlarda olacaklarını belirten Gülez, 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesini istedi.

Gülez, yaptığı açıklamada şöyle dedi: ‘’Biz kadınlar, yüzyıllardır kapitalizme ve kapitalizmin mümkün kıldığı erkek egemenliğe karşı mücadele ediyoruz. Mücadelemizin bugün geldiği yer, haklarımızı alana kadar alanlarda olma kararlılığımız, 158 yıl önce New Yorklu dokuma işçisi kadınların yaşamları pahasına başlattığı isyanın bir mirasıdır. Biz bu mirası evlerde, iş yerlerimizde ve sokaklarda büyüterek sürdürüyoruz.

158 yılda pek çok şey değişti. Ama hala, neo-liberalizmin, ekonomik ve siyasi istikrarsızlıkların neden olduğu ne varsa, en ağır biçimiyle biz kadınlar yaşıyoruz. Bir yanda güvencesizliğin, yoksulluğun ve işsizliğin; diğer yanda yok sayma, ırkçılık, savaşlar ve militarizmin meşru kıldığı şiddetin etkilerine doğrudan biz maruz kalıyoruz. Ama 8 Mart’larla bugüne taşınan ve geleceğe taşınacak mücadelemiz ve kararlılığımız tüm bunları alt edebilecek, bir alternatif yaratacak güçte olduğumuzu gösteriyor. Şimdiye kadar verdiğimiz mücadele, bugün meydanlara taşan isyanımız, şiddetin her türlüsünü ortadan kaldırma ,sosyal, siyasal ve ekonomik olarak bizi yok sayanlara karşı buradayız deme kararlılığımızın bir ifadesi. Bu irade biz kadınların hepimizin özgür olduğu bir yaşamı örmeye başladığımızı müjdeliyor. Bu irade sayesinde tüm renklerimizle bugün burada meydanlardayız.

Eşitsizliğiniz fıtratınızdan diyenlere, Sokaklarda yürümemizi ve kahkaha atmamızı iffetsizlik addedenlere, Uğradığımız taciz ve tecavüzü etek boyumuzla meşru kılmak isteyenlere, En az üç çocuk doğurmamızı buyuranlara, Cinsel yönelimlerimize ve kimliğimize göre bize ölümü reva görenlere, Tecavüzde rıza arayanlara, Hergün akıllara zarar açıklamalar yaparak kadın katliamlarının, nefret cinayetlerinin, tacizin, tecavüzün ve kadına yönelik her türlü şiddetin sürmesini sağlayanlara karşı her gün büyüyen isyanımızla buradayız ve haykırıyoruz;

‘Şiddet sona erene kadar alanlardayız’

Bunu bilen ama üç maymunu oynayan AKP’ye soruyoruz;

Adeta bir kadın mezarlığına dönen bu ülkede 2015 yılının ilk iki ayında 52 kadın katledildi. 12 yıllık iktidarınızda kadın cinayetleri %1400 artış gösterdi. Peki, siz ne yaptınız? Kadını yok saydınız. Kadının adına dahi yer vermeyen bir Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı kadın için politika yapmakla yetkilendirdiniz.

Kadın ve nefret cinayetlerinin, şiddetin ve tecavüzlerin yaygınlığı biliniyor ama gereği yapılmıyorsa, cinayetlerin ve şiddetin azmettiricisi devlettir.

Birileri her gün ulu orta çıkıp cinsiyetçi açıklamalar yapıyor ve devlet bunu meşru görüyorsa, boşanmak istediğimiz, yemeği zamanında masaya koyamadığımız, ütü yapmadığımız, dekolte giydiğimiz, kahkaha attığımız ve “iffetsiz” sayıldığımız ya da sadece kadın olduğumuz için ölmemizden devlet sorumludur.

AKP biz kadınları toplumsal yaşamdan dışlayarak eve, aile içine hapsetmek istiyor. Başbakanın kadınlara “müjde” olarak sunduğu aile ve dinamik nüfusun korunması programı bir yandan kadınları kamusal alanda ve ücretli emek gücünde annelik görevinin belirlediği çizgilerle var etmeye çalışıyor, diğer yandan sermayenin ana yönelimi olan esnek güvencesiz çalışmayı kadınlardan başlatarak temel çalışma biçimine dönüştürüyor.

Son iki üç yıldır AKP’nin her altı ayda bir, ama anneliği, ama kadın istihdamını teşvik etme başlığı altında sunduğu paketlerin/programların tek bir sonucu var: kadınların esas görevinin aile içinde konumlanmak olduğuna ilişkin ideolojik hegemonyayı güçlendirerek, kadınları ücretli emek gücü içinde eğreti bir bileşen haline getirmek ve kadın emeğinin değerini daha da ucuzlatmak.

Bizler KESKli kadınlar olarak, kadınların ev içi emeklerini gözetmeden, istihdamın niteliği ve toplumsal cinsiyet eşitliği göz ardı edilerek oluşturulan kadın istihdamının cinsiyetçiliği derinleştireceğini ve kapitalist sömürüye hizmet edeceğini biliyoruz. Bu yüzden emeğimize sahip çıkarak emeğimizin özgürleşmesi mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.

Elbette kadını gören, kadın için bir politikanın işler olabilmesinin olanağı buna izin veren bir zeminin sağlanmasıyla mümkün. Bu yüzden biz, savaşlara karşı barışı, demokrasiyi ve eşitliği örgütlüyoruz.

Milliyetçilik, ırkçılık ve militarizm kadın düşmanlığını ve şiddeti besler. Savaşlar kadın yoksulluğunu artırır. Ortadoğu’da sürmekte olan bir savaş var. Emperyal güçlerin yeniden dizayn etmeye çalıştığı bu coğrafyada mezhepçi,ırkçı politikalar geliştirilerek halklar birbirine kırdırılıyor.

Bizler, IŞİD vahşetiyle katledilen, tecavüze uğrayan, köle pazarlarında satılan ve yerinden edilen Kürt, Ezidi, Türkmen, Arap ve son olarak Süryani kadınların uğradığı zulme karşı, eril şiddetin her türlüsüne ve savaşa karşı, barışın safında yer alacağımızı bir kez daha hatırlatıyoruz.

AKP’nin oyalama taktikleriyle, seçim süreçlerine heba ettiği, Kürt sorunun çözümünde eşit, adil ve demokratik bir çözümden yana barış için mücadele ederek barışı örgütlemek için çaba göstereceğiz. Demokrasi yerine faşizmi devlet eliyle kurumsallaştıran ve başta kadınlar olmak üzere en temel hak arayışlarını engelleyecek olan güvenlik paketine karşı sokaklarda mücadele etmeye devam edeceğiz.

-Cinsiyet ayrımcılığı da dahil olmak üzere her türlü ayrımcılığa son verecek eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir anayasa hazırlanması için,

-Tüm kadınlara 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesi için,

-Aile ve sosyal politikalar bakanlığının yerine kadın bakanlığının kurulması için,

-İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere, kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair imzalanan uluslararası sözleşmelerin gereğinin yerine getirilmesi için,

-Sendikalaşma ve örgütlenme önündeki yasal ve fiili engellerin kaldırılması için,

-İş yerinde baskı, şiddet ve mobbingin son bulması ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için

-Kadın istihdamında tek seçenekmiş gibi yeniden ısıtılarak önümüze sürülen esnek,güvencesiz,kayıt dışı çalışma yerine güvenceli iş güvenli gelecek için

-Anadilinde eğitim ve kamusal hizmet için

-7/24 açık,erişilebilir,ücretsiz ve anadilinde kreşler açılması için,

-Sokaklarda katledilmemize neden olacak iç güvenlik paketinin geri çekilmesi için

-Savaşa karşı barışı örgütlemek için

Alanlarda olacağız.  Meydanlar, Sokaklar Bizim.”

– See more at: http://www.corumhakimiyet.net/Detay/54410/-8-mart-resmi-tatil-olsun-.aspx#.VPhXUvmsVCg

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

CHP ‘DE ÖN SEÇİM HAZIRLIKLARI TAM GAZ DEVAM EDİYOR

HIZLI YORUM YAP