DOLAR

32,3875$% 0.2

EURO

35,1110% -0.04

GRAM ALTIN

2.325,53%0,28

ÇEYREK ALTIN

4.034,00%1,00

BİST100

9.147,98%0,75

BİTCOİN

2277049฿%-1.37165

Akşam Vakti a 19:05
Çorum PARÇALI AZ BULUTLU 18°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Gazeteci Soner Yalçın: ‘Ortak şiarımız aydınlık Türkiye için’ ‘ALEVİ-SUNNİ, KÜRT – TÜRK KARŞI KARŞIYA DEĞİL YAN YANA GELME ZMANI

 

Gazeteci-Yazar Soner Yalçın, Taksim Gezi Parkı olayları ile ilgili Türkiye’nin artık yeni bir sürece girdiğini belirterek, “31 Mayıs’ta korkuyu yendik. Şimdi kol kola girmeliyiz. Türbanlısı-türbansızı, Alevisi-Sünnisi, Türk’ü-Kürt’ü olarak tek şiarımız tam bağımsız Türkiye olmalıdır.

Benim olsun küçük olsun anlayışını yıkmalıyız. Biz aydınlık bir Türkiye istiyoruz” dedi.

Konuşmasına, “Burada Soner Yalçın’dan ziyade, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Doğu Perinçek, Yalçın Küçük, Fatih Hilmioğlu, Mehmet Haberal var. Onlar burada konuşuyor” sözleriyle başlayan Yalçın, Silivri, Hasdal ve Maltepe cezaevlerindeki insanların son 1 aydır ülkenin sokaklarını güzelleştiren çapulcular, direnişçiler gibi oralarda yıllardır direndiklerini ifade etti.

Yalçın, “Sanıyorlar ki, korkuturuz, sindiririz, cezaevinden çıktıktan sonra hiçbir şey söyleyemez. Korku, insanı yalnızlaştırır ve esiri haline getirir. İnsanı insan olmaktan çıkartır. Madem korkacaktık neden o kadar yazı yazdık? Neden bu mücadeleyi verdik? 26 yıllık bir gazeteci olarak derin devleti yazdım, mafyayı yazdım. Türkiye’nin gerçekleri çok tehlikelidir. İktidar, ‘gerçekler ortaya çıksın’ demez. Gerçeği yazanlara zulmedilir. Tıpkı Namık Kemal’e, Nazım Hikmet’e, Sabahattin Ali’ye, Rıfat Ilgaz’a, Aziz Nesin’e zulmettikleri gibi. Gerçek bir tek halkın işine yarar. Ama şunu hiç unutmayın ki, gerçek ölümsüzdür. Gerçekleri yazan Uğur Mumcu öldü mü sanıyorsunuz? O halen yaşıyor. Ben onun öğrencisiyim. Hakikati seven aşkın gazetecisi olur. İktidarın gazetecileri ise gelip geçicidir. Gerçeği yazmayanlar yok olup gitmeye mahkûmdur. Dün de gerçeği yazdım, bugün de yazdım, yarın da yazacağım. 20 yıl önce Binbaşı Cem Ersever’in itiraflarını yazdığımda hakkımda birçok laf söylenmişti. Ancak o itirafların bugün gerçek olduğu öğrenildi” şeklinde konuştu.

“BİZDE BİAT KÜLTÜRÜ YOK”

Biat kültürüyle yetişmediğini kaydeden Yalçın, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Bizim kültürümüzde biat kültürü yok. Biz biat etmeyi öğrenmedik. Hacılarla, hocalarla, şıhlarla büyümedik. Biz şüpheyle büyüdük. Aydınlanmanın temelinde soru sormak vardır. Kul ve müritte soru yoktur. Onlar olduğu gibi kabul ederler. Cumhuriyet devrimini yapan insanlar büyük acılar çekerek bu ülkeyi bize emanet ettiler. Bu nedenle küçücük dünyasına kendisini böcek gibi mahkûm eden insanlar özgür olamaz. Ben cezaevindeyken de özgürdüm, dışarı çıkınca da özgürdüm. Yozlaşmayı, esir düşmeyi kabul edemeyiz. Umutsuz insan yok eder, öldürür.

“CUMHURİYET DEVRİMLERİNE SAHİP ÇIKACAĞIZ”

Taksim Gezi Parkı ile başlayan direniş sürecini hep birlikte yaşıyoruz. Bu bir başlangıçtır, sonuç değil. Masa başında ahkam keserek bu işler olmaz. Sokak insanları dönüştürür. Biz bu başlangıçtan yeni insan, yeni politika çıkaracağız. Var olan kavramları, sloganları kullanarak yeni bir Türkiye kuramayız. Sarışın kurt Mustafa Kemal bu ülkeyi kurmuş ve devrimlerini yapmıştır. Biz bu devrimlere sahip çıkacağız. Temel meselemiz bu.

2-3 gündür Çorum’dayım. Taksim Gezi Parkı ile ilgili eylemlere ‘a hareketi sahip çıktı, b hareketi sahip çıktı’ şeklindeki konuşmalara şahit oldum. Herkes hastalığı teşhis ediyor. Burada ilk yapılacak şey örgütlenmektir. 12 Mart’ta bu ülkenin gençleri biçildi. O kuşağın bilgi ve deneyimleri 70 kuşağına aktarılamadı. 70 kuşağı kendi mücadelesine başladı. Bilgi ve deneyim noksanlığı o kuşağı böldü, parçaladı ve şiddete yöneltti. 3 kişi idam edenler bu sefer 49 kişiyi idam etti.

“ÇORUM DAYANIŞMASI KURULMALI”

Çorum’da çok üzüldüm. Çorum’da bizim hareketimiz, onun hareketi söylemi beni çok yaraladı. Gerçeklerin yanında olmalıyız. Hayal aleminde yüzmek bize yakışmaz. Biz 31 Mayıs’ta korkuyu yendik. Şimdi kol kola girmeliyiz. Türbanlısı-türbansızı, Alevisi-Sünnisi, Türk’ü-Kürt’ü olarak tek şiarımız tam bağımsız Türkiye olmalıdır.

Benim olsun küçük olsun anlayışını yıkmalıyız. Biz aydınlık bir Türkiye istiyoruz. Sadece bir semt, bir kasaba bizim olsun istemiyoruz. Biz tüm Türkiye’yi istiyoruz. Ufak tefek ayrıntılar yüzünden kavga etmemeliyiz. Burada artık bir Çorum Dayanışması kurulmalı ve bunun içerisinde herkes olmalı. Çorum olaylarından önce bir duvara a örgütü, diğer duvara b örgütü yazı yazabiliyordu. Olaylarda ise barikatta herkes vardı. Şimdi bunu gerçekleştirmek zorundayız. Kurulması halinde Çorum Dayanışması büyük bir sivil toplum hareketi olur. Taksim Dayanışması’nda herkes var. Onlar sokakta birbirlerine laf atmıyor, kavga etmiyor. Bu önemli bir olgunluktur. Çorum’da da aynen bunu yapın ve yan yana gelin, gücünüzü gösterin.

Sandık ve demokrasi amaç değil, araçtır. Özgürlüğün aracıdır. Gittiğim her yerde, yaptığım her konuşmada örgütlenin diyorum. Burada ise yan yana gelin diyorum.  Türk’ün Türk’e propagandası gibi birbirimize propaganda yaparak bu işi çözemeyiz. Bizim dışımızdaki insanlara da derdimizi anlatmalıyız.

“BAŞBAKAN SUÇ İŞLİYOR”

Dün Çorum olaylarında Alaattin Cami yakıldı, yıkıldı deniliyordu. Bugün ise camide içki içiliyor deniliyor. Biz bir dedikodu yüzünden 60 insanımızı kaybettik. Bizi Alevi-Sünni, Türk-Kürt diye bölmeyi amaçlayanlar var. Reyhanlı’da 53 sünni yurttaşımızı kaybettik, ne demek? Laik Türkiye Cumhuriyeti’nde böyle bir başbakan olamaz. Bu bir suçtur. Onlar bizim canımız, kardeşimiz. Hangimizin aklına gelirdi Reyhanlı’dakilerin Alevi mi, Sünni mi olduğu?

“MESELE DİL DEĞİL, İKTİSADİ SÜREÇ NE OLACAK?”

Bir de herkesin bildiği gibi barış süreci var. Kim barış istemez ki? Ne Türk’ün, ne de Kürt’ün çocuğu ölsün, bunu kim istemez ki? Ama burada bir oyun var. Mesele sadece kültür, dil meselesi değil. Dili ve kültürü belirleyen şey iktisattır. Dili özgürleşen Kürt kardeşimiz ekonomik anlamda özgür olacak mı? Eğer ekonomik özgürlüğü yoksa nasıl birey olacak? Orada feodalizmi, ağalık düzenini tasfiye edebiliyor musunuz? Bu iş şeyhle, şıhla, toprak ağalarıyla olmaz. Suriye sınırında Kıbrıs kadar toprak mayınlı. Bu toprakları topraksız köylüye verebilecek misiniz? Ahmet Türk bu özgürleşme olduğu zaman 3 bin marabasını özgürleştirecek mi? Ben bunu merak ediyorum.

11 Eylül 1973’te Allende’yi iktidardan alaşağı etti faşist Pinochet. Bu darbenin diğerlerinden farklı bir yanı vardı. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra batı ekonomileri büyüdü. Ancak Vietnam Savaşı ve hemen ardından OPEC krizi ile birlikte ekonomiler önce durdu, sonra geriledi. İşte neo liberalizmin uygulandığı ilk laboratuar Şili’dir. Şili’den hemen sonra ise Türkiye’ye sıra geldi. 24 Ocak kararlarının uygulanması için 12 Eylül darbesi yapıldı.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

GEZİ’ye KELEPÇELİ DESTEK

HIZLI YORUM YAP